Çocuk ve Ergen Psikiyatristi ve Psikoterapist Doç. Dr. Halil Kara son zamanlarda sık sık karşılaşılan sosyal fobi rahatsızlığı konusunda önemli bilgiler verdi. Sosyal fobinin başarısızlığa yol açtığını ifade eden Doktor Kara, alınabilecek önlemler konusunda ailelere uyarıda bulundu.
Sosyal fobinin tanımından ve yaşandığı durumlardan bahseden Kara, “Kişinin kendini sosyal ortamlardan korku, kaygı ve panik halinde hissetmesi durumlarını sosyal fobi olarak tanımlayabiliriz. Çocukluk ve yetişkinlik çağında ortaya çıkabilir. Bunun temelinde bazı bilişsel boyutlar yatıyor olabilir. Bunlardan bir tanesi sosyal ortamda kendini göstermesi durumunda rezil olma korkusudur diyebiliriz. Bu durum bazı durumlarda performans kaygısı şeklinde de kendisini gösterebilir. Sınav kaygısı da sosyal fobinin küçük versiyonudur. Sosyal fobi durumları küçük yaşta tedavi edilmediği sürece ergenlik ve sonrasında çoğu zaman depresyon ile karşılaşılabiliyor. Bundan sonra da tedavi süreci zor olabiliyor. Bu durum farkına varan ailelerin büyük tepkiler vermeden önlem alması gerekiyor. Kendi haklarını korumayı bilmesi ve başkasına saygı duyması açısından ve kendi özgüveni ile daha sağlam şekilde hayatına devam edebilmesi açısından çocuğun bu durumunun fark edilmesi önem taşıyor.” İfadelerini kullandı.
Sosyal fobi rahatsızlığının belirtilerinden bahseden Kara, açıklamasının devamında, “Sosyal fobinin en büyük belirtisi sosyal ortamlarda ortaya çıkıyor. Özellikle sınıfta parmak kaldıramama, söz verildiğinde konuşamama, yeni arkadaş edinememe, sosyal ortamlara girmekten kaçınma, toplu yapılan aktivitelerden uzak kalma, ses tonunun düşük olması, konulma durumlarında kızarma olması gibi durumlar sosyal fobinin en önemli belirtilerindendir.” şeklinde konuştu.
Sosyal fobinin başarısızlığı da beraberinde getirdiğine değinen Kara, “Sosyal fobi çocuklarda başarısızlığa da sebep olabilir. Kendini ifade edemeyen bireyler geri planda kalıyor ve başarısız olarak görülüyor. Sosyal fobide belli bir yaş aralığı olmuyor. İlkokulun başlarında bazı ailelerimiz başvuruda bulunuyor. Lise döneminde ve ergenlik döneminde de sıklıkla görülebiliyor.” dedi.
Hastalığın tespit edilmesinin ardından tedavi sürecinin önemine vurgu yapan Kara sözlerini “Hastalığın belirlenmesinin ardından mutlaka tedavi sürecine başlanması gerekiyor. Hastalarımızın bu noktada ilaç tedavisinden korkmadan süreci tamamlamasını istiyoruz. Tedavi edilmeyen durumlarda kötü sonuçlar ile karşılaşılabilir.” diyerek noktaladı.
Yorum Yazın