Bugün medeniyet dediğimiz şeyin kökeni aslında Avrupa Yüksek Aristokrasinin Kültürüdür.
Bunu önce içselleştiren, sonra da toplumsallaştıran ve küreselleştiren ise Burjuvazidir.
Her medeniyetin arkasında bir sınıf vardır ve onun adı da Burjuvazidir.
Bütün hataları ile sevapları ile medeniyet bir sınıfın tarihidir.
Burjuvazi Feodal Düzeni yıkarken ilerici bir hareketti.
Ama Kapitalist ve onun son aşaması olan Emperyal Dürtüler Burjuvaziyi sömürücü, kan emici doğa katliamı haline getirdi.
1215 Yılında “Büyük Özgürlükler Sözleşmesi” imzasını atan bir Avrupa nasıl oluyor da iki kuruşluk mal satmak için demokrasi karşıtı hükümetlerle ilişkiye geçebiliyor.
Özgürlük Sözleşmesine kısaca bir göz atalım:
-Hiçbir özgür insan yasalar dışında tutuklanamaz.
-Adalet satılmaz, gecikmez.
1215 Yılında bunu düşünen Avrupalı, günümüz İnsan Hakları ve insanın insan tarafından sömürülmesine göz yumuyor.
İkinci Dünya SaGaşı galipleri ilk açıklamayı şu şekilde yapmışlardı:
“Demokrasi ile yönetilmeyen ülkelerle ilişkiye geçmeyeceğiz.”.
İkinci Dünya Savaşı Galipleri ABD, SSCB, İngiltere ve Fransa idi.
Basın toplantısında bir gazeteci Winston Churchill'e; “Demokrasi ile yönetilmeyen ülkelerle ikili ilişkiye geçmeyeceğinizi söylüyorsunuz ama Rusya'yı nasıl değerlendireceksiniz” sorusunu sordu.
Çhurchill tıpkı şimdikiler gibi ipe un serer cinsinden bir lafla geçiştirdi.
Dünyanın değişik yerlerindeki insanların rüyalarını süsleyen, yaşamının ancak Avrupa Ülkelerine postu atınca düzeleceğini sanan insanlar kendi adına haklılar da kendi ülkelerinde göremedikleri yaşam konforunu Avrupa’da arayış içerisindeler.
Demokrasi, İnsan Hakları, katılımcılık, kuvvetler ayrılığı gibi temel konuları kendi ülkelerinde uygulayan ama bir kaç silah, mal satmak için nasıl oluyor da övündükleri medeniyetlerinden vazgeçebiliyorlar!
Dünyanın gözü önünde bir Filistin Olayı, Dünyanın değişik yerlerinde insan hakları ihlalleri tüm bunlar yoksa Avrupa Medeniyetinin gizli ayarları mı?
Az Gelişmiş Ülkelerde sömürü düzenini devam ettiren Avrupalıdan neyi nasıl bekleriz!
Kötünün iyisi mantığı mı devreye giriyor?
Sosyalist Enternasyonale üye Ülkeler Türkiye'de toplandı.
Dümenden bir kınama ile işi geçiştirdiler.
Oysa Demokrasi ve Adalet Kavramlarının ne halde olduklarına karşılık hiçbir yaptırımdan söz etmediler.
Demokrasi, insan gibi yaşam, özgürlük tüm insan yaşamının vazgeçilmezi değil mi?
Yorum Yazın