Özgür Özel Genel Başkan olunca herkes de olduğu gibi benim kafamda da bir soru işareti vardı.
Ama zaman ilerledikçe bu soru işareti kafamdan bir bir silindi.
Demek oluyor ki lider eylem içinde pişer ve doğar.
Belki de CHP'ye iktidar eli ile baskı uygulanmasaydı Özgür Özel sadece CHP Genel Başkanı olarak kalacaktı.
Tüm bu baskılara karşı partisini ayakta tutabiliyor hatta kamuoyu nezdinde de oylarını artırıyor.
CHP meydanlarda yalınız adalet, hayat pahalılığı gibi toplumun en temel sorunlarını dile getiriyor ki bu gayet normal bir eylem biçimi.
Ne var ki 23 yıllık CHP pratiğinin Laiklikten, yasallıktan verdiği ödünler “Anayasaya aykırı ama olsun, mühürsüz ama olsun, Ekmeleddin ama olsun” gevşekliği, kültür savaşlarından kaçan tutumu bu hegemonik çöküşte pay sahibidir.
Kültür kuramcısı Prof. Henry A.Giroux; Kültürü Pedagojik bir savaş alanı olarak tanımlıyor ve Faşizmin günümüzde estetik, medya, yapay zeka gibi araçlarla nasıl normalleştirildiğini gösteriyor.
Baskı artık yalnızca copla, yasayla, sansürle değil; medya, sosyal ağlar, okul müfredatları ile kendini göstermektedir.
CHP'nin sağ kadrolar ve ideolojisiz hale getirilmesine işte bu yüzden hep karşı çıktık.
AKP İktidarı artık mücadelesini iktidarda kalmak veya iktidara gelmek için değil, düzeni değiştirmek için yapıyor.
Bunu da gizlemeden her platformda gösteriyor.
İşte CHP buna karşı politikalar üretmelidir.
Elbette hayat pahalılığı, baskı, adalet, hukuksuzluk önemli ama yeterli değil, yeterli olması için bu iktidara karşı siyasal kültür mücadelesi de gerekli.
Siyasal Kültürün olmadığı bir zafer geçici tatminden başka bir şey değildir!
İstersen tüm Belediyeleri alarak iktidara gel bunun omurgası olan siyasal kültürü es geçersen buradan bir şey çıkmaz.
Cumhuriyetin Kurucu Felsefesi, Cumhuriyetin Devrimleri bu iktidar tarafından unutturulmak isteniyor.
CHP de buna karşı siyaset üretmeli ve halka anlatmalıdır.
Gecelerini gündüzlerine katıp mücadele eden arkadaşları tenzih ederim.
Onların emeklerine saygım sonsuzdur.
Ama bu emeklerini de taçlandırmak gerekir.
Bu taçlandırma da ancak işin özüne dönerek Cumhuriyet Devrimlerine sadık kalarak ve onları yaşatarak daha da ileriye taşımakla mümkündür.
Hiç kimse dokunulmaz değildir!
İktidar da muhalefet de ama vicdan ve adalet duygusunun kantarı kaçarsa işte o toplum vicdanını yaralar.
Her belediye denetlensin, devlet kurumları denetlensin, kim haksız kazanç elde ediyorsa hukuk önünde adil bir şekilde hesap versin.
Ama hukuk sadece iktidarın elinde bir baskı aracı olarak işlerse işte o zaman vicdan duygusu, adalet duygusu paramparça olur.
Hepimizin dileği; Demokrat, huzurlu, adaletli, herkesin eşit şartlarda işlem görmesidir.
Herkesin adalete ve devlete karşı güvenleri tam olmalıdır.
Bu da İktidarı ile muhalefeti ile ortak uyumlarından geçer.
Bizler karşıtlıktan, hakaretten, kötü sözden bıktık.
Herkes yasaların kendilerine tanıdığı alan içinde kardeşçe, dostça mücadelesini vermelidir.
Yorum Yazın