Aksaray
DOLAR32.341
EURO34.8006
ALTIN2395.4
Ferda Bozkurt

Ferda Bozkurt

Mail: ferdabozkurt@gundemaksaray.com

ÖĞRENMEME KÜLTÜRÜ

“Öğrenmemenin de kültürü olur mu?” demeyin!

Demek ki varmış.

Özellikle bizim gibi toplumlarda bu kültür pirim bile yapmaktadır.

İslam Dini Dünyada 1412 yıldır hüküm sürer. Her Ramazan Ayı’nda Diyanete en çok sorulan soruların çoğunluğunu ise ne yaparsak orucun bozulacağına dair sorular teşkil edermiş.

Milliyetçilik kavramı Dünya ya Fransız İhtilalinden sonra çıktı.

Hala herkesin kendine göre bir milliyetçilik kavramı var. Hatta bazı öğrenmeme kültürüne sahip vatandaşlarımız Dünyada sadece kendilerinin milliyetçi olduklarına inanan çoğunluğa sahip.

Milliyetçiliği sadece vatan sevgisine indirgeyen insanlarımıza; “Bu Dünyada vatanını sevmeyende var mı?” sorusu sorulunca gözlerine bakar bakar ve gider.

Hatta kendini biraz öğrenmeye meyilli insanlarımız ekleme Milliyetçilik bile yapar!

"Müslüman Milliyetçiliği","Hristiyan Milliyetçiliği", "Yahudi Milliyetçiliği" gibi; hatta hatta hem Sosyalist hem de Milliyetçi olduğunu inanan bir kesim bile mevcuttur.

Ama ortak ve sade görüş; "Belirli bir milletin çıkarlarını, özellikle egemenliğini ve özyönetimini kazanmayı, daha sonra bunu ilelebet sürdürmeyi amaçlayan ideolojik fikir hareketi.

Son günlerde siyasi tartışmalarda buna benzer konular polemik haline gelmeye devam etmektedir.

Özellikle CHP'nin Altıokundan biri olan Milliyetçilik hep tartışma konusu olmuştur. Ama nedense hiç kimsenin aklına şu soru gelmemiştir:

“Ya siz nasıl oluyor da hem Sosyal Demokratsınız hem Milliyetçisiniz?”.

Bu soruyu geniş tutarsak şöyle de bir soru ile karşılaşabiliriz: “Bir insan hem dindar hem Milliyetçi olabilir mi?”.

Neyse biz CHP'nin Atatürk Milliyetçiliğini değerlendirmeye devam edelim.

Atatürk’ün Milliyetçilik anlayışının iki farklı boyutu bulunmaktadır.

Bunlardan ilki dış ilişkilere, İkincisi ise içeriye yöneliktir.

Atatürk Milliyetçiliği dışta kendi toprakları, yani Misak-i Milli sınırlarında kalan toprakları için mücadele etmiştir. Başkalarının topraklarını almak için Emperyalist bir yaklaşım göstermemiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" sözü bunu en güzel ifadesidir.

Kemalist Milliyetçilik ise içte millet kavramına yeni bir anlayış getirmeye uğraşmıştır.

"Milletin olmadığı yerde milliyetçilik onu icat eder" misali Kemalizm de yeni bir millet yaratmak istemiştir.

Bu milletin ortak bir siyasi varlık, ortak bir dil, ortak bir vatan, ortak bir ırk ve köken, tarihsel ve ahlaki akrabalık bağları etrafında birleşmesi için çalışmıştır. Kısacası Kemalist Milliyetçilik anlayışı da tıpkı halkçılık anlayışında olduğu gibi homejen bir toplum yaratmayı hedeflemektedir.

Bu Homojen anlayış Ülkenin o gün içinde bulunduğu şartlar gereği başvurulan bir yöntem olmuştur.

Bu milliyetçilik akımını besleyen Devletçilik, Halkçılık ve Laiklik kavramları ile beslenerek Çağdaş ve Medeni bir toplum yaratma içgüdüsü ile hareket edilmiştir.

Bu kavramların analizini yaparken her Ülkenin içinde bulunduğu iç ve dış konjüktör yapı dikkate alınmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesinde ırkçılık ve kan bağı yoktur.

Ortak Ülkü ve dayanışma vardır.

Onun içindir ki Mustafa Kemal Atatürk; “Kendini Türk olarak hisseden herkes Türk vatandaşıdır” demiştir.

Bir bireyi, bir toplumu, bir partiyi hain, düşman olarak betimlemek çok yanlış bir durum yaratabilir.

Bu Ülkenin yasaları vardır, savcıları vardır, büyük bir kitlenin onayladığı Anayasası vardır. Bir parti, bir vatandaş yasa dışı işlem yaparsa yasalar karşısına çıkar.

Uygar toplumlarda kişi başka bir kişiye rol biçemez, suçlayamaz, kendisi cezalandırmaya kalkamaz.

İşte böyle bir ortamlarda kaos, ve iç kargaşa çıkar. Herkes farkında ve farkında olmadan kimsenin vatan sevgisini sınamaya hakkı yoktur.

Sevmiyorsan beğenmiyorsan sandık kurulur sen de oyunu vermeyerek cezalandırırsın. Bu Ülke hiç bir zümrenin Ülkesi değildir.

Türk halkının vatanıdır ve hep öyle kalacaktır.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar