Aksaray
DOLAR32.2639
EURO34.7132
ALTIN2397.5
Ferda Bozkurt

Ferda Bozkurt

Mail: ferdabozkurt@gundemaksaray.com

OKSİMORON

Oksimoron; birbiriyle çelişen ya da zıt iki kavramın bir arada kullanılması ve bu şekilde oluşturulmuş ifade. Bazen anlamı kuvvetlendirebilmek için veya edebi sanat yapmak amacıyla da kullanılır.

TDK ya göre Oksimoronun kısaca tarifi bu.

Her şey Asrın Liderinin; "Muhafazakar Devrimciyim" sözü ile başladı!

Mahir Ünal’ın; "Alfabe değişikliği yüzünden düşünce üretemiyoruz" sözleri ile gündeme oturdu. Belki de tek amaç gündem belirleme taktiği idi kim bilir?

Muhafazakar Devrimcilik bana göre pek anlaşılır gibi değil.

Asrın liderimiz büyük bir İhtimalle dikkat çekmek için zıt sözcükleri kullanmıştır.

Konumuz da şimdilik o değil zaten:

Ama burada ilginç bir durum kendini gösteriyor. Birisi Devrimcilikten dem vururken bir diğeri Karşı Devrimci argüman ile karşımıza çıkıyor.

Çık işin içinden çıkabilirsen.

Yine de faydalı bir durum olmuş ki, az da olsa bizleri tarihin tozlu sayfalarını araştırmaya sevk etti.

Karşı Devrimcilerin yıllarca uğraştıkları ve olmadık hikayeler ile karşımıza çıktıkları Latin Harflerin Osmanlı durumundaki konumuna bir bakalım. Her olayda kendilerine rehber edilen Abdülhamit ne demiş bu tür reform hareketlerine!

Abdülhamit Han, Saltanat Makamından indirildikten sonra kaleme aldığı "Siyasi Hatıralarım" kitabında naklettiği bilgilerde Latin Harflere geçilmesi yönündeki düşüncelerini şöyle açıklamıştır:

"Yazımızı öğrenmek pek kolay değildir. Bu işi halkımıza kolaylaştırmak için belki de Latin Alfabesini kabul etmek yerinde olur.". ( siyasi hatıralarım sayfa 192)

Abdülhamit Han'ın bizzat kaleme aldığı hatıralarında bahsettiği gibi Latin Harflerinin kullanılması Türkçe’nin halk nezdinde yaygınlaşması için faydalı görülmüş, bu konuda verilecek kararın yerinde olduğu kanaati belirtilmiştir.

 Latin Harflerinin Osmanlı Döneminde neden hayata geçirilmediği konusunda da bazı tarihçilerin değişik görüşleri mevcuttur.

Abdülhamit Han'ın Latin Harflerinin kullanılması yönündeki kanaatleri elbette gerçekleşmemişti. Zira dönemin önemli aktörlerinden biri olan Enver Paşa, Latin Harflerinin kullanılması yerine hali hazırda kullanılan Arap Harflerinin ıslahında ısrar etmiştir.

Ünlü Tarihçi İlber Ortaylı Osmanlı'nın gizli kalmış gerçeğini şu şekilde anlatmıştır:

1928 Yılında ilan edilen Harf Devrimi ile Türkçe, revize edilmiş bir Latin Alfabesiyle yazılmaya başladı. 1908 Yılında i se, Arnavutlar alfabeyi değiştirince, Şeyhülislam'dan izin alabilseydi, Abdülhamid de Türk/Latin Alfabesine geçecekti.

Latin Harflerine geçilmesi konusu, Osmanlı'nın son dönemindeki reformist içerisinde hep gündemde olmuştur. Sosyal olayların bir günde pat diye olmayacağını bazı kesimlerin bilmesinde yarar vardır.

Özellikle Tanzimat Fermanından sonra yapılan reformist olayları neticesinde Gayrimüslim vatandaşlara tanınan haklar gereği Osmanlı Tebaası altında bazı halklar zaten Latin Alfabesine geçmiş durumdaydı.

Bunların Başında Yukarıda da Bahsedildiği gibi Arnavutlar gelmekteydi.

Atatürk Devrimlerini içlerine sindiremeyen malum kesim hep kafaları karıştıran yalan yanlış, doğma iddialar ortaya atarak günümüze kadar bu hikayeyi hep ısıtıp ısıtıp gündem yaparlar.

Sosyal olaylar ve reformist hareketlerin var oluş biçimi bir gecede olmaz.

Atatürk'ün getirmiş olduğu bu yenilikler Osmanlı Topraklarında Atatürk doğmadan tartışılıp üzerinde çalışma yapılmış yeniliklerdir.

Marx; "Felsefeciler Dünyayı farklı biçimlerde yorumladılar, aslolan onu değiştirmektir" diyerek Dünya Tarihine nasıl damgasını vurduysa, Mustafa Kemal Atatürk'te  "Çocuk Devrime süre verilmez. Yarın Harf Devrimini ilan ediyorum” demiş.

Nokta…

Devrim karşıtları hiç boş durmuyor ve bundan sonra da durmayacak. Önemli olan; "Oyuna gelmeyelim. AKP'nin ekmeğine yağ süreriz sonra" diyenlerin de oyununa gelmeden Cumhuriyetin değerlerini ve Atatürk Devrimlerini hep yaşatmak ve ileriye taşımasıdır.

Atatürk; Cumhuriyeti Gençliğe emanet etmiştir. Atatürkçü Gençler bu değerleri davulla zurna ile kutlamak yerine Atatürk'ün fikirlerini gençliğe yaymalıdır.

Asıl olan budur.

Gerisi vakit öldürmeden başka bir şey olamaz.

Atatürk Gençliği bilgili, donanımlı, çağdaş bir düzeyde olmalıdır.

Donanımdan yoksun kitleler başkasının esareti altına girmekten kurtulamaz.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar