Aksaray
DOLAR32.341
EURO34.8006
ALTIN2395.4
Ferda Bozkurt

Ferda Bozkurt

Mail: ferdabozkurt@gundemaksaray.com

YOKSULLUK SINIRI

Bir dairesi bir Şahin marka arabası olan, kendisini Kapitalist sanan bir ülkede Yoksulluk ve Açlık sınırını belirlemenin ne kadar inandırıcı olacağı şüpheli

O zaman zenginlik nedir? Nasıl ölçülür? Zengin kimdir sorularını cevaplamaya çalışalım:

Ben zenginim demek yeterli mi? Tapu zengini, ortak olduğu şirket sayısı, yazlık, kışlık ev sayısı, klasik spor araba sayısı, kıyafetlerin markası, çocuklarını okuttuğu özel okulun ücreti gibi varlıkları uzatmak mümkün.

Nedir zenginliğin göstergesi?

Bu konuda ünlü iktisatçıların değişik görüşleri mevcut… Kimilerine göre kültür zenginliği, kimilerine göre dünya standartlarında yaşam kalitesi, kimilerine göre aylık ve yıllık tüketim standartları.

Biz de işin tersinden başlayalım;

Nedir bu yoksulluk ve açlık sınırı? Neye göre kime göre yoksulluk ve açlık sınırı?

Ortak görüş; Yeterli bir yaşam standardında yaşayabilmek için gerekli olan asgari gelir miktarına yoksulluk sınırı denir. Her ay sistemli bir şekilde yoksul ve açlık sınırı tespit edilerek yayınlanır. Buna göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 5300 TL. Yoksulluk sınırı 17.500 TL.

Yani açlığı geçtik dört kişilik bir aile ayda 17.500 TL harcama yapacak ki yoksul olmaktan kurtulacak.

Bu bana pek inandırıcı gelmiyor. Nedeni, bizim ülke olarak yaşam kalitemiz o kadar düşük ki bu imkanı olan bir aile kendisini zengin sanıyor. Haksız da değil yani; Yaşam kültürü ve kalitesinin çıtası çok düşük de ondan garip geliyor. Zenginlik para ile ölçülür. Varlık ise zaman ile ölçülür.

1 milyon lirası olan kendine zengin diyebilir. Ama aylık giderlerin 100 bin lira ise senin varlığın 10 aylıktır. Çalışmadan ne kadar süre ayakta kalabileceğin senin ne kadar varlıklı olduğunu gösterir. Bu görüşü savunan ekonomistlerimiz de mevcut.

Peki, Tek Tanrılı Dinler bu konuda ne diyor?

İslam Dininde Nisap asgari zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlanabilir. Borcundan ve asli ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir:

20-80 gram altın veya bunun tutarında para, 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Bu malları olan kişiler zengin.

Bu mallardan aşağıda olan bir kişi ne zekat, ne kurban, ne Hac ziyareti yapamaz diyor İslam Dini.

Benim kural tanımayan ülkem bu konuda da kuralların duvarını yıkarak, borçlanıp kurban kesmeler, çocuklarının rızkından kesip hac ziyareti yapanlarla doludur.

Bizim dışımızda Avrupa’da yoksulluk sınırı nasıl?

Avrupa'daki durum özellikle bizim orada çalışan işçilerimiz için de çok önemli.

Avrupa ile Türkiye'yi karşılaştırırlar. Türkiye çok iyi derler ama nedense orayı bırakıp Kendi memleketlerine bir türlü gelmezler. Müslüman ülkelerinde ne kadar sığınmacı var ise tercihlerini hep Avrupa'dan yana kullanırlar.

Bu konu da kendi başına bir analiz konusu;

Buna göre, düşük ücretliler tam zamanlı çalışmasına rağmen aylık ortalama brüt maaşın üçte ikisinden daha azını alan çalışanlar Avrupa'da yoksul olarak kabul ediliyor. Bu miktar 2022 yılında ortalama 2700 Euro. Avrupa'da çalışan bir aile aylık ortalama 2700 Euro para harcamaz ise yoksul kabul ediliyor.

Göçmen işçileri ortalama işçi dışında % 36 daha az ücretle çalıştırıyorlar. Dünyanın neresinde olursanız olun sınıf kavramından kaçmanız söz konusu değildir. Çalışan her yerde çalışandır. Sermaye sınıfının zenginlik kaynağı bu işçilerin sömürüsünde yatar.

Serbest piyasa ekonomisinin hakim olduğu Avrupa ve Türkiye’de dahil olmak üzere zenginlikleri sömürü üzerindedir. Egemen sınıf ve Resmi İdeolojilerin yaklaşımı az da olsa biraz farklıdır. Egemen ve Resmi ideolojiden bahsederken özellikle bu iki kavramı kullandım.

Avrupa’da hakim olan Egemen ideolojiler İşçi Sınıfını daha iyi kontrol altına almak için biraz farklı olarak iyileştirme yoluna gitmiştir. Bundan dolayıdır ki; Avrupa’da çalışan bir işçi ve işçi emeklisi normal standartlarda yaşamaktadır.

Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde bu yaşam tarzı asla mümkün değildir.

Resmi İdeoloji olan Cumhuriyet kurulduktan sonra ve günümüze kadar ne işçinin ne köylünün çıkarlarına uygun bir reform yapmamıştır.

Bunun en büyük belirtisi Türkiye’de bulunan sendika sayısıdır. Mevcut sendikaların Yüzde yetmişi de sarı sendikadır.

Bir toprak reformu hala yapılmamıştır. Cumhuriyetin 100. Yılını bile Toprak Reformu yapılmadan geçireceğimiz aşikardır.

Resmi ideolojide; İktidarda kim olursa olsun bu sorunlara el atan her kesim değişik yaftalama ile "vatan haini", "terörist" sıfatları ile susturulmuştur. Açlık sınırını 5300 TL olarak açıklayan Türk-iş bu açlık sınırı için ne mücadele verir?

Senin görevin bunu açıklamak değil; İşçi Sınıfını açlığa mahkum edem sermaye ile mücadele etmektir.

Kim ne derse desin, işin aslı sınıfsaldır. Sınıfını unutma unutturma.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar