Aksaray
DOLAR32.3282
EURO34.7606
ALTIN2397.6
Ferda Bozkurt

Ferda Bozkurt

Mail: ferdabozkurt@gundemaksaray.com

CESUR YENİDÜNYA

Cesur Yenidünya Kitabı Al-Dous Huxley Tarafından kaleme alınmış  Distopya bir eserdir.

Bu kitapta insanların insani olan duygulardan yoksun ve de her şeyin bir kontrol altında olduğu dünyadan bahsedilmektedir. İnsanlar doğduklarında bazı sınıflar ayrılır ve de kaderleri belirlenir.

Normal doğum yasaktır.

Londra'nın kuluçka merkezi içinde bütün bebekler dünyaya gelmekte olup alt kategoriden itibaren üst kategoriye doğru bir şekilde epsilon, gama, delta ve de alfa diye sınıflandırılır.

Eserde anlatılan dünya düzeninde "maddiyat ve tüketim" yüceltilirken "insan"  bu düzeyde sadece bir ürün olarak yer bulur.

Yani birileri tarafından uygarlığın çok önceden belirlenmiş olan rollerine kolay bir şekilde razı olmaları adına yol biçilir.

Bu eser çoğumuz tarafından okundu veya duyuldu. Amacım eseri tanıtmak değil eser günümüz insan manzaraları ve olan bitene bakınca yaşam tarzımız sanki önceden belirli bir sınıfın insanları tarafından belirleniyor gibi bir his oluştu.

İçinde yaşadığımız düzen hızlı bir distopyaya mı dönüşüyor? 

Günümüz toplum yapısında her günahımızı teknolojiye keserken, bizler gönüllü kurban mı oluyoruz?

Sosyal medya, basın her neyse neden bizleri kolayca algı girdabına çekebiliyor!

Şu içinde bulunduğumuz ekonomik bozukluk sadece bir sonuç mu? 

Bu sonuç daha önceleri farkında olmadan kabullendiklerimizin bir yansıması olabilir mi?

Siyaset bizleri bilinçli olarak bir sınıfın emir kulu mu yapıyor?

Ellerindeki tüm imkanlarla bizleri önce ayrıştırıp sonra herkes parselleri mi parselliyor?

Eserde de dile getirildiği gibi sonraki sınıfsal rollerimizi kolayca kabullenmenin yolları mı açılıyor?

Nedir bu dar gelirli ezilen sömürülen halkın feryadı? Bu da mı düzmece yoksa kanseri gösterip gribe razı olma algısı mı?

Bırakın şu geçmişi son bir yıla bakalım:

 Ekonomi bozuk. suçlu dünya! 

Asayiş bozuk suçlu hainler!

Dış politika hikaye olmuş suçlu bizi çekemeyenler.

Güzel kardeşim iyi de siz neyi yönetiyorsunuz?

Her şeyin sebebi başkaları ise bırakın biraz da biz yönetelim.

Döviz yaklaşık on sekiz lira olur, on üç liraya iner seviniriz.

Akaryakıta her gün zam gelir dümenden bir gün ucuzlar ona seviniriz. Doğalgaz, elektrik üç dört misli zam gelir ağlarız!

Ağlama yarın az bir indirim olur tekrar seviniriz. Düzen partileri kapitalist sınıfının menfaatine ne var ise yapıyor.

Kendi açılarından haksız da sayılmazlar. Tüm bu vurgun pahalılığı bir sisteme bağlıyor sonra da ufak bir algı operasyonu ile bizleri razı ediyor.

Bu iktidar ve geçmiş iktidarlar döneminde Milyar Dolarlık kamu malları özelleşti. Kimler aldı bu malları? 

Bir bakın bir avuç vurguncuya peşkeş çekildi. Bak kardeşim o zaman hiç sesimiz çıkmadı biz de farkına varmadan elimiz patlarcasına alkışladık. Gelinen nokta ne oldu?

Bol sıfırlı faturalar.

İster kabul et ister bana ne de; Tüm dünyadaki savaşlar ekonomi siyasi savaşlar sınıfsaldır.

Kapitalist sistem sömürüsünü devam ettirmek ve kar elde etmek için bunu yapıyor ve yapacak. Varlığı bu sistem üzerine kurulu!

Egemen güçler bizleri sömürüp yutmak için medyası ile bilim adamı ile ellerindeki tüm argümanlarla saldırıyor. Bizler hala beyaz atlı kurtarıcıyı bekliyoruz. Beyaz atlı gelir gelince sadece senden nalbant nerede diye sorar.

Ve senin işlevin biter.

Üreten biz isek yöneten de biz olalım.

Vurguncunun, sömürücünün, düzen koruyucusunun yeter ki aleti olma.

Her şey düzelir.

 

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar