Günümüz futbol oyunlarını her ne kadar spor mücadelesi olarak görsek de hiç de öyle olmadığını üzülerek hep beraber izlemekteyiz.
Ortak görüş, “Sporun günümüzde dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin insanları bir araya getiren barışçıl evrensel olgu olduğu yönünde ortak bir görüş birliği vardır” şeklinde.
Geçiniz bunları!
Benim kişisel görüşüm; sporda her türlü ayrımcılık ve ötekileştirme mevcuttur.
Spor günümüzde bir güç gösterisidir.
Güçlü gücünü ispatlamak için hep bir güçsüz arama derdine düşmüş, güçsüzler de güçlülerin rakibi olmak kıvancını ilerleyen yıllarda paraya çevirerek mutlu olmuştur.
Siyasete dokunmadan bir yazı yazmak amacı ile yola çıksam da siyaset hayatımızın her alanında boy göstermiştir.
Sporun da sınıfsal bir dili olduğu herkesin gerçeğinde gizlidir aslında.
Ezen kesim milyonlarca ezileni spor müsabakaları ve taraftarlık ilkesi ile manipüle etmesini bilmiştir.
İspanya ve İtalya’da Faşist Diktatörler yıllarca futbol ile halkı oyalamıştır.
Ülkemizde futbol deyince aklımıza Fenerbahçe ve onun rakibi Galatasaray gelir.
Türk Futbolunu ne yazık ki bu iki kulüp domine etmiştir.
Varsa yoksa kim uydurduysa ezeli rakip ayaklarına gündemi hep meşgul etmektedirler.
Pekiyi ya biz taraftarlara ne demeli?
İnsanın aklına hemen şu bildik soru gelir:
“İnsan neden taraftar olur?”.
O Takımın renkleri ve kurucu felsefesine meftun olduğu için mi? yoksa kendi gücünü bir takımla sembol haline getirmek için mi?
Kişi kendi başarısızlıklarını bir takım adı altında mı bastırmak istemektedir?
Yıllarca ekonomide, teknolojide, bilimde, sanatta bir türlü baş edemediğimiz Avrupa'yı GS (her ne kadar Ali Şen'in yardımı ile UEFA kupasını aldı deseler de) UEFA şampiyonu olunca özellikle kırsal kesimde ve Avrupa’da çalışan işçilerimizin arasında herkesin Galatasaraylı olması bir tesadüf mü?
İnsan neden bir takım tutma gereği duyar?
Elbette bunun bir oyun olduğu ve sosyal bir eğlence olduğunu söyleyenler çıkacaktır.
Ama üstatlar öyle demiyor!
Takım tutmanın sosyolojik bir tabanı olduğunu söylüyorlar.
Üstatlar kusura bakmasın da bu bilimsel çalışmaları bize uymaz.
Genellikle aile büyükleri hangi takımı tutmuş ise küçükler de öyle olur.
Benim Fenerbahçeli oluşum, ismim ve soyadımın FB olmasından kaynaklanır.
Öyle bir toplumuz ki bilimsel araştırmaların verilerini bile alt üst ediyoruz.
Üstatlarımız; sporda şiddeti de çok kez masaya yatırarak bunun bilimsel ve sınıfsal verilerini incelediler
Ama yine kusura bakmasınlar bu araştırmalar bizi bağlamaz.
Kişisel hayatında bir Allah’ın Kuluna höt demeyen bir adam stadyumda neden aslan kesilir?
Sürü cesareti diyebilir miyiz?
Benim bu konuda yaklaşımım şu şekilde:
Televizyonlarda Erman gibi Ahmet Çakar gibi eşini dolandıran Rasim gibi adamlardan spor yorumcusu olursa al sana şiddetin kaynakları.
Anlı şanlı bir kulübümüzün eski hocası pavyon basarsa al sana şiddet.
Reyting uğruna Spor Gazeteleri her maçı körükler, köpürtürse al sana şiddet.
Türk Futboluna ipotek koyan Sevgili Fenerli ve Galatasaraylı Taraftarlar size bir önerim olacak lütfen yabancı takımların seyircisine bir bakın.
“Aman canım orada olmuyor mu” demeyin orada da oluyor az da olsa orada da bir sürü dingil adam var.
Artık şu uydurduğumuz ezeli rekabet ayaklarından bir vazgeçelim.
İnanın ben bile diyorum çünkü ben de bir fanatik olarak seyir zevkinden usandım.
Sahanın içinde bir takımın oyuncuları kendi taraftarlarını selamlamak için yüz polis kontrolünde gidiyorsa daha düşünecek çok şeyimiz var demektir…
Yorum Yazın