Aksaray
DOLAR32.2267
EURO35.3669
ALTIN2510.5
H. Şükrü PEREK

H. Şükrü PEREK

Mail: h.sukruperek@gundemaksaray.com

KİMLİK SİYASETİ ve DEĞERLER SİYASETİ

Demokrasi elbette yeni şartlara ve yeni gelişmelere karşı en duyarlı bir sistemin adıdır.

Vatandaşlık ortak zemininde, seçimlerde tercih hakkınızı kullanırken ve partilerden birini diğerine tercih ederken en çok başvuracağınız bir sistemin ta kendisidir.

Yani, siyaseten gerek düşünce yapınızda gerekse üzerinizde ta doğuştan gelen kimliğinize göre belirli sınırlamaların ötesine geçme kararlılığı ve becerisidir.

Muhalefette bulunan bir partinin Yüksek İstişare Kurulu’nun çok değerli bir üyesi, bir televizyon konuşmasında; “neden Cumhur İttifakı ile işbirliği yapmıyoruz” diye, genel merkez politikasına aykırı bir söylemde bulunma ihtiyacını hissetmiştir. Yani mensubu bulunduğu parti A şehrinde parti çıkarlarına uygun olan bir işbirliği dayanışmasında bulunurken B şehrinde yine parti çıkarlarına uygun bir işbirliği yapılabilir anlamını taşımaktadır. Burada esas olan her iki işbirliğinden de tarafların kendi adına kazançlı çıkma arzusu yatmaktadır.

Türk siyasetinde bunun ne kadar uygulama kabiliyeti vardır, tarafların bu konudaki tutumu ne olur tartışmak gerek. Mesele yerel ölçekte işbirliği yapacak partilerin kazançlı çıkması şeklinde değerlendirilirse sanki problem yok gibi görülebilir. Yani ana eksenin karşıtı olan AKP ve CHP’nin dışında, joker görevini üstlenecek en uygun parti İYİ partidir.

İstanbul’da yerel zeminde bir CHP-İYİ parti işbirliğinden her iki parti kazançlı çıkabilir. Antalya’da ise yine yerel zeminde bir AKP-İYİ parti işbirliğinden de yine her iki parti kazançlı çıkabilir.

Bunu şimdilik bir kenara bırakalım. Kimlik siyaseti dedik. Mesela doğuştan Kürt kimliği kazanmış bir seçmenin, aday kim olursa olsun kendi kimliğinden birisine oy verme içgüdüsü elbette ağır basar. Anadolu’da ki yerel seçimlerde ise bizim köyden, ya da bizim kasabanın adamı sözü daha etkendir. İstanbul gibi çok gelişmiş ve seçmen demografisi çok farklı olan ilimizde Karadeniz menşeili olmak ayrı bir avantaj ve tercih konusudur. Ankara, Erzurum gibi illerde milliyetçilik fikri ağır basar. Adana’da Arap kökenli olmak aranan bir niteliktir.

AKP kendine özgü sadık bir taraftar kitlesi yaratabilmek için rahmetli Erbakan tarafından açıkça söylendiği gibi bizim arka bahçemiz İmam Hatipler diyerek partiye lazım olan insan kaynağı için yer göstermişti. AKP bunu sistematize etti. Neredeyse orta öğretim kurumlarının ekseriyeti imam hatiplidir. Şimdi ise düz dediğimiz okullarda bile birer ilahiyatçı bulundurarak kendini daha güvene almaktadır. Tabi bu anlayışın bir başka versiyonu ise yurtlar ve vakıflardır. Vakıflar önce güçlendirilir. Elbette buraların gelir kaynağı bağışlar olduğu ve bağışta herhangi bir sınırlama olmadığı için her ihalenin belirli bir oranı bu kuruluşlara akmıştır. Belediyeler de bunlara sürekli yer tahsisi yaparak faaliyet alanlarını genişletmişlerdir. Bazen bu bağışlar onlarca, yüzlerce milyon doları bulmaktadır. Yine bu kaynakların bir başka şekli de diyanet teşkilatıdır. Emeviler Döneminde Muaviye kendi taraftarlarına şu emri vermiştir. Cami sayısını olabildiğince artırın, imamları da mutlaka bizden birini yerleştirin. Bunlar vaazlarda sürekli bizi anlatsınlar. Bizim ne kadar İslamın ruhuna uygun hareket ettiğimizin propagandasını yapsınlar. Bu durum İslam dünyasında çok zaman tasvip görmemiş, gerçek ilim sahibi ve alimlerin taraftarları ile şehir yaşamından uzakta dergâh kurmalarına sebep olmuştur. Süleymancı cemaati de bu yöntemi kullanır. Özellikle kendi dünyalarını kuran ve şehir dışında inşa ettikleri yurt ve eğitim kurumlarında yaşarlar.

Nur Cemaati ve Nakşibendi yolda olduğunu söyleyen Adıyaman menzil ile Feto Okulları dediğimiz yapılarda kendi içinde yaşayan, ancak din eksenli hareket eden gruplardır. Bunlar üzerine cilt cilt kitaplar yazmak mümkündür.

Peki gelelim işin 5 N bir K sına. Fazilet sahibi, inançlı, ülkesine hizmet etme sevda ve tutkusunu taşıyan insanların üzerinde taşıdığı bu üstün değerler, ne kadar fark edilmekte ve bir arada hareket etmektedir. Bunların insan kaynağı bu sistemden uzak durmayı tercih eden ve üst kimliği Türk olarak benimseyen ve öyle adlandıran kişi ve gruplardan oluşmaktadır. Bunlar için öncelik iyi eğitimli, vatan, tarih ve bayrak ile bu ülkeyi bütün bu değerler üzerine inşa eden siyasi oluşumlardır. Ancak bu oluşumların insan kaynağı, kendilerinin ayağına dolanan farklı alt kimlikleri bir yana iterek çalışkanlığı, üstün yetenekleri, güçlü bir milli şuuru elde etmiş idealist insanlar olmalıdır. Çaba bu yöndedir. Dolayısıyla kimlikler siyasetinden değerler siyasetine geçmek bizleri dini hür, fikri hür, vicdanı hür bir millet olma yoluna sokmalıdır. Bu temenni henüz erken sayılabilir.

Ancak siyasi hayatımıza değerler siyasetini yapacak partiler oluşmaya başlamıştır.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar