19. Yüzyıl Rusya'sında Çarlık Yönetimine karşı çıkan, kendilerine “Halkın Dostları” ismini veren siyasi bir topluluk.
Bu gurubun en büyük özellikleri Rusya'da Devrimi işçiler değil köylüler yapar inancında olmasıdır.
Şehrin zengin çocukları biraz da romantik takılarak, köylü kıyafeti giyerek “halka gidiyoruz” diyerek köylü hareketini başlatacaklarına inanıyorlardı.
Rusya'da Devrimin bir sınıf değil kahramanlarla olacağına inanan bu topluluğa köylüler tarafından “işiniz yok mu kardeşim? Çarın da bizim başımızın üstünde yeri var” diyerek pek yüz vermediler.
Allahtan kongrelerini topladılar kongre salonundan ikiye bölünerek “Halkın İradesi” adı altında örgütlenmeye çalıştılar.
Lenin'in “Halkın Dostları kimler? Sosyal Demokratlara karşı nasıl savaşırlar?” diye eleştirdiği küçük burjuva gurup olarak nitelendirdiği tam da bunlar.
Cumhuriyet Halk Partisi Yöneticilerinin de en büyük çıkmazı halka gitmek!
Halka gidince herşeyin çözüleceğine inanmak gibi bir saplantı var.
Halka gidelim, esnafa gidelim, sendikaya gidelim, cenazeye gidelim, düğüne gidelim gibi.
Gidilmesine gidilsin tabi, gidilecek de gidince ne anlatılacak işte zurnanın sol deliği tam da burada.
Gideceğin ahalinin bu Sağcı İslamcı Yönetimlerden nasıl kurtulacağını, sen iktidara gelince nasıl bir yol izleyeceğini anlatabiliyormusun?
O zaman sorun yok.
Ama hayat pahalılığı, çiftçi, esnaf, dar gelirliler, emekli çok perişan.
Evet perişan onlar da biliyor perişan olduklarını sen bu ahalimizin perişan olmaması için veya bu perişanlıktan kurtulması için ne yapacaksın?
Cumhuriyet Tarihinde hiç olmamış bozuk düzen bu hükümet döneminde olmuş mu?
Oldu buna çare olarak bula bula “Kırmızı Kartı” mı buldun?
Çok mu düşündünüz bu kartı bulmak için aman efendim kart kusurlu hareketlere gösterilir biz de halkımızın anlayacağı dilde bu kartı bulduk diyorsunuz.
Yine kar yağdı dağlarımıza kardeşim sen ne yapacağını iki kelime ile anlatmaktan yoksun musun?
Asrın Lideri anladı bunların yumuşak noktalarını, ne yaparsa öbür yanağını da gösterdiklerini keşfetti.
Keşfetmeye de gerek yok aslında her hali ile görünüyor.
Yavaş yavaş CHP'li Belediyeleri görevden alıyor.
Hem de yolsuzlukla suçladığı şirketlerin Yargıtay Binasından tutun da bu hükümet döneminde almadığı ihale yok ama CHP li Belediyeden ihale aldı mı vay efendim ihaleye fesat karıştırdınız.
İşin aslı da ne biliyormusunuz?
CHP'li Belediyeler AKP İktidarında palazlanmış şirketlere neden iş verir?
İhale Yasası gereği yapacakları bir şey yoksa onu bilemem.
Erdoğan'ın tüm ezberlerini bozan İmamoğlu ve tüm bu operasyonlar buna hazırlık.
Bunu bilmeyen kalmadı ama buna karşı CHP Yöneticileri nasıl bir eylem planı uygulayacak esas soru bu.
Günlük demeçlerle mi, ufak tefek mitinglerle mi, buna benzer hazırlıkları var mı?
O da belli değil.
Pekiii elinizin artığı bir vatandaş olarak bizler fikrimizi söylesek yapacak kudretiniz var mı?
Örneğin parti olarak tüm demokratik haklarınızı kullanarak ikili görüşmelerden tutun da Sine-i Millete gitmek için tüm görevlerinizden istifa edin.
Yapabilir misiniz?
Vallahi de billahi de hiç umudum yok benimkisi de boş laf işte.
Tam size uygun bir öneri de halka gidin, resim çektirin, bol bol halkımızla hasbihal edin.
Kırmızı kartın faydalarını anlatın veya komisyon kurun, komisyonlar alt komisyon kursun bu şekilde birinci partililiğinizi korursunuz.
Sahi ne oldu normalleşme?
Bu halk seni birinci parti yapmış, iktidara sandıkta kırmızı kart göstermiş.
Sen ne yaptın?
İki hafta içinde kartın rengini sarıya çevirdin.
İşte yanlışlıklar dizisi tam da oradan başlamıştı.
Bu kadar haksızlık, adaletsizlik, bir iktidara karşı pısırık, pasif, teslimiyetçi bir politika izlenilmez.
CHP Tarihinde aslanlar gibi muhalefetlik nasıl yapılır okursanız tarihinizi görürsünüz.
Yorum Yazın