Az gelişmiş ülke siyasilerinin en belirgin özelliğidir kibir ve kendine tanınan lütuf.
Bu kibir ve güç zehirlenmesi bir hastalık olarak çevirir siyasilerimizin amansız yükselişini.
Abartılı gurur ve başkalarını küçümseme duygusu kendini başkalarından üstün görme, özgüven yüksekliği veya cahil cesareti kendisinden farklı düşünenleri hor görme ötekileştirme, umursamaz davranış içine girme hep ufuklara bakma gibi hastalıktır Hubris Sendromu.
Ya ahalimizin bu tür hastalıkların pençesinde kıvranan siyasilerimize bakış açısına ne demeli!
Ahalimiz o kadar da saf değildir hani,
Şark Kurnazlığı içerisinde izler bu tipleri.
Ahalimiz malın ne mal olduğunu çoktan anlamıştır ama hep olayı köpürtür; aslansın, kaplansın, sen bu illere layık değilsin diyerek keser avını.
“Ben neymişim be” havasında olan siyasimiz kendinin hiçbir şey olmadığı zaman diliminin üzerinde dolaşmaktadır artık.
Ahalimiz onun sonu geldiğini anlamıştır çoktan.
Kendine has şark kurnazı ahalimiz çoktandır yaratmıştır yeni siyasi figürünü.
Daimi memnuniyetsizlik, herşeye söylenen, hiçbir şeye tatmin olmayan bir tiplemeler de vardır halkımızın içinde.
Bu tipler genellikle hep söylenir, her lafa “nerede o eski günler” diyerek başlar,
Eski günlerde de bir hikaye yoktur aslında ama o hep bir hikaye varmış gibi geçiştirir yalan dünyayı.
Tüm bu olumsuz eserler güç ve iktidar hırsı benliğine işlemiş bir siyasi yozlaşmanın ürünüdür aslında.
Bunlar birbirini besler birbirine tetikleyen Üçüncü Dünya Ürünleridir.
Bir de olayların hep derinliklerinde yüzen tipler vardır.
Bunlar herkesin topuna Maşallah çeker ama bir adım sonra arkadan söylenmeyi de ihmal etmez.
Hani siyasilerimizin dilinden düşürmediği sözler vardır ya; “içinizden biri”, “sizin evladınız”, “yaparsa o yapar” gibi laf kısırlığında söylenen sözler.
İçimizden biri olduğun doğru çünkü bizden bir farkın yok.
O zaman bizim gibi isen bizden farklı neyin var senin?
Olur mu canım. Malım, mülküm, kariyerim öyle mi!
Senden hiçbir cacık olmaz olmuyor da zaten.
O zaman geriye ne kalıyor?
Ortak değerler…
Bu ortak değerler neyse herkesin o değerleri bir tık yukarıya taşıyacağım demesi doğru değil mi?
Sol bir siyasetçi zaten ideolojisi gereği halkın içinde, halkın sorunlarını veya halkın kurtuluşu neyse o misyonu yerine getirmek zorunda değil mi?
Daha düne kadar bizim içimizde olduğunu idea eden şahıs ne oldu da Hubris Hastalığına yakalandı?
Veya o hastalığa yakalanması için bizler mi yol verdik.
Lafın kısası özellikle sosyal demokrat bir partide görev yapan arkadaşlar inandığı ideolojinin gereklerini yapsın başka bir şey istemeyiz.





Yorum Yazın